27 Ocak 2013 Pazar

TDF Dağcılık kış temel eğitimi



19-25 OCAK 2013
TDF KIŞ TEMEL EĞİTİMİ
ERZURUM KONAKLAR

TDF’nin 8 kamplık eğitim serisinin 5 incisi olan kış temel eğitimini 19-25 Ocak 2013 tarihleri arasında Erzurum Konaklar’da tamamladık. 7 den 70 ine kadar diye başladığım her eğitim sonu raporuma bu sefer sadece 70 ine kadar 157 sporcuyduk diyeceğim. Bu güne kadar tüm kamplara annesi ile birlikte katılan ufak sporcumuz maalesef hastalığı nedeni ile gelemedi. Hastalık ise basit bir şey değil. Küçük kızda şeker hastalığı çıkmış, annesi de anjiyo olmuş. Anne kıza şifalar…
157 kişi ile başladığımız kampı 156 kişi bitirdik. Daha önce kalp ameliyatı geçirmiş olan bir arkadaşımız yaşam ve çalışma şartlarının ağırlığı nedeni ile kampı yarıda bırakmak zorunda kaldı. Kamp sırasında bir bayan sporcu elini çatlattı, bir diğeri de bacağını kırdı. El kazası çadır içinde diğer arkadaşın üzerine düşmesi ile bacak kırılma kazası da çığ testi sırasında sporcunun bir kar çukuruna düşmesi ile gerçekleşti. Bacağın kırılma nedeninin teşhisi ise oldukça ilginç. Doktorun verdiği bilgiye göre kırılma bacağın zorlanmasından değil stresten. Düşme sırasında kasılan kas, bacak kemiğinin kırılmasına sebep olmuş. Aramızda body-building çalışması yapan sporcular var. Onlarda zaman zaman benzer olaylar yaşadıklarını söylediler. Vücut geliştirme sırasında bazen adaleler kemiklerden daha hızlı gelişiyor ve çalışma sırasında kemiklerin kırılmasına sebep olabiliyormuş. İlginç..

Yolun uzun olması nedeni ile uçakla gittiğim Erzurum’a 18 Ocak akşamı saat 22.00 da vardım. Hava alanından şehir merkezine gelen servis aracı beni gece yarısına doğru havuz başı mevkiinde ki bir lokanta önünde bıraktı. Gün içinde yemek yiyemediğimden oldukça açtım. Vaktin geçliğine bakmadan daldığım lokantada çorba bulamadım ama yediğim döner bana unuttuğum bir lezzeti hatırlattı. Çok uzun zamandır bu kadar lezzetli döner yememiştim. Sanırım lezzet etten geliyordu. Doyan karnımdan sonra lokantadan çıktım. Erzurum gecesinin soğuk fakat kuru havasını çiğerlerime çekerken baktım ki bir taksi beni bekliyor. Taksici ördek görmüş avcı gibi kapı önüne dikilmiş. Ne yapacaktım ki gecenin o vakti, ördekliği kabul ederek taksiye bindim. Süheyla benim için gençlik hizmetleri ve spor bakanlığının atlama kuleleri yakınındaki otelinde yer ayırtmıştı ama ben doğrudan Kazım Karabekir stadının kapalı salonuna gittim. TDF il temsilcisi erken gelenler için salonu açık tutturmuş, arayan sporcuları da oraya yönlendiriyordu.
İzmir’den giden arkadaşlar 2 gün önce tren ile yola çıkmış ve o gün öğleden sonra Erzurum’a vararak salona yerleşmişler. Ben oraya vardığımda onlarla birlikte salonda 20 kadar sporcu vardı. Salon sıcaktı. İsteyenler için sıcak duş bile vardı. Ama biz duş değil hasret gidermeyi tercih ettik. Salona serilen matlar üzerine açılan uyku tulumlarının içinde uyuyarak sabahı getirdik. Sabah olunca eşyalarımızı orada bırakarak belediye otobüsü ile şehir merkezine indik. Sabah Erzurum’a gelenler salona gelmemiş, merkezdeki bir kafeteryaya gitmişler. Kafeterya yol seviyesinin altında. Giriş kısmında geniş bir boşluk var. Çantalar oraya yığılmış. Kafeterya esasında bir kitapçı-kafeterya. Yarısı üniversite kitapları satan bir kitapçı diğer yarısı ise öğrencilerin hem ders çalışıp hem de bir şeyler yiyip içerek sohbet edebildikleri bir yer. İnternet de var.
Biz oraya girmek yerine il temsilcisinin bizi yönlendirdiği “Hemşin” kafeye gitmeyi tercih ettik. Ancak ondan önce 2 dükkân aşağıda olan “Alpin” doğa sporları mağazasına uğradık. Uçakla geldiğimden yanımda getiremediğim ve siparişini verdiğim ocak kartuçlarımı teslim aldım. Garanti olsun diye parasını bile internetten hesaplarına geçirmiştim. Ancak benim kadar tedbirli olmayan çok kişi mağazada biten kartuçlar için yana yakıla dolanıp durdular. Mağaza sahibinin ifadesine göre kartuçların ithalinde sorun varmış. Türkiye’de en fazla bütan-propan kartuç onda varmış ve onlarda bitmiş. Toplam 12 adet. Bütan-propan yüksek irtifada da verimli çalıştığından ve kullanım kolaylığı nedeni ile benzinli ocaklara tercih ediliyor ama bu sefer de kartuç bulma sorunu çıkıyor.

Hemşin kafe 1935’de açılan otantik tarzda dekore edilmiş sıcak bir yer. Hoşumuza gitti. Kahvaltısı sıradan ama sıcak lavaşı, Yusufeli’nden gelen nefis dut pekmezi, Erzincan tulumu, Vakfıkebir tereyağı ile çayı yetti de arttı bile.
Kahvaltı sonrası ağırlık limiti nedeni ile uçakla getiremediğim haftalık yiyeceklerimi almak için büyük bir markete girdim. Aradığımı pek bulamadım. Zeytin, peynir pek ağza sürülür gibi değil. Az bir parçaya razı oldum. Ekmek olarak Erzurum lavaşı ve eti iyi diye adını duymadığım bir markadan bir parça da yerli sucuk aldım.
Alış veriş sonrası havuz başına indim. Orada toplanıyoruz. Saat 12’de yapılması gereken tören çelengin gecikmesi nedeni 13’e sarktı. Törenin yapılması, üniversitelilerin kafesinden çantaların getirilmesi, kapalı salona gidilerek diğer çantaların alınması, yakınında kamp kuracağımız Konaklı kayak merkezine gidişimiz derken bizim çadırlarımızın kurulması da oldukça geçe kaldı.

Merkezde bahar havası varken dağda hava soğuk ve rüzgârlı. Rüzgâr altında donmuş zemine çadır kurmak oldukça zor. Beğendiğim yerde çadırı serdim ve uçması diyerek rüzgar tarafına ilk kazığını çaktım ve çantalarımı içine koyarak pollerini geçirdim. Sonra çadırı diktim ama sanırım zemin taşlı olduğundan diğer kazıklar bir türlü çakılmadı. Kılavuz olarak kullandığım kalın 20 santimlik nalbur çivisi bile eğri büğrü oldu. Bunun üzerine çadırın içini boşaltarak fakat üşendiğimden polleri tekrar sökmeden bir başka yere taşımaya çalıştım. Kuvvetli rüzgârda yelken gibi açılmış çadırı zapt etmek oldukça zor. Üstelik yeni yer de olmayınca çadırımı tek kazık üzerinde içine eşyalarımı koymuş olarak bıraktım ve uygun başka bir yer aramaya başladım.

Kamp alanımızda yer yer toprak gözüküyor. Ortasında oldukça büyük bir buzluk alan var. Bazı yerler ise çukurluk ve kalın kar tabakası ile örtülü. Sağlam kazık çakılabileceği için önce toprak gözüken yeri çadır yeri için uygun görürken kazık çakmada yaşadığım zorluklar ve rüzgârın sertliğinden korkarak çadırı kar içine gömmeyi daha uygun gördüm. Karda kullanmak için gelmeden önce 3x3 alüminyum köşebentten 30’ar santimlik kazıklar yaptırmıştım. Onlara güveniyordum. Ancak karı kazmak için küreğim yoktu. Bu neden ile elle ve zaman zaman başkalarından kısa süreli aldığım kürekler ile çadırın yerini hazırladım. Gerçi gerektiği kadar büyük hazırlayamadım ama kararmakta olan hava ve artmakta olan rüzgârdan korkarak çadırımı biran önce taşımakta acele ettim. Kazıklar sağlam olsun diye de üzerlerine kar koyarak ayağımla sıkıştırdım. Çadır yeri yeterince büyük olmayınca da çadırım özellikle bagaj bölümleri gerektiği gibi gergin olmadı. Yorgunluk, ellerimin oldukça üşümesi ve kararan hava nedeni ile yeri biraz daha büyütmek yerine onu o şekilde bırakarak etekleri kara gömmeye geçtim. Gerdirme iplerini de birer kazık üzerinde gerdirerek eşyalarımın tamamını çadıra koydum.
Çadırın tüm iç tabanını mat ile kaplayabilmek veya çok soğuk olurda gerekirse uyku tulumunun altını koymak için çift askeri mat getirmiştim. İlerleyen günlerde çok doğru bir şey yaptığımı gördüm. İkisini de uyku tulumunun altına koyma gereksinim olmadı ama tüm tabanın mat ile kaplı olması çadırın daha sıcak olmasını ve malzemelerin korunmasını sağladı. Doğuda olduğumuzdan hava da Bodrum’dan daha önce kararıyordu. Çadırımın iç düzenini sağladıktan  sonra bir şeyler atıştırdım ve biraz dinlendim. Saat 18.30’da da toplantı için kayak merkezinin salonuna geçtim.
Toplantıda her sefer olduğu gibi kamp kuralları açıklandı, gruplar belirlendi, malzeme dağıtımları yapıldı. Eğitmenler bu sefer daha genç. Diğerleri her halde kış olduğundan pek gelmek istemediler.
O gece hepimiz için bir kâbus oldu. Geçe kalması nedeni ile çoğumuzun çadırı pek sağlıklı kurulamamıştı. Gece bir kaç çadır patladı. Çadır sahipleri kuvvetli rüzgâr ve savurduğu kar altında çadırlarını tekrar kurmak veya başka çadıra misafir olmak zorunda kaldılar. Benim çadırın bagajları iyi gerilemediğinden sabaha kadar hışırdayıp durdu. Havalandırmalar hariç çadırın her tarafı iyice kapalı ve kar etekleri iyice gömülmüş olmasına rağmen gece çadırımın içine ince ince kar yağışı oldu. Önce rüzgâr tarafındaki havalandırmayı kapattım. Fayda etmedi. Diğer tarafı da kapattım. Yine değişmedi. O zaman anladım yağan kar soğuk havada nefesimden çıkan su buharının yoğunlaşmasından kaynaklanıyormuş. Havalandırmaların fayda etmemesi de önündeki filenin kar ile kaplanmasındanmış. Gece -28 dereceye kadar düşen hava sıcaklığında nefesimizden kar yağıyormuş. Sabah çok kişinin de aynı kar yağışına maruz kaldığını öğrendim. Hatta birisi toprağa çadır kurmuş ve kar eteklerini gömmek için kar bulamazken sabah çadırının içini kar dolu bulmuş. Çadır gerdirme iplerinin faydasını burada çok gördüm. Uygun şekilde kurulan ve gerdirme ipleri gerilen çadır kuvvetli rüzgâra ve kar yağışına dayanabiliyor. Ertesi gün sohbetlerimiz arasından gecenin kötülüğü nedeni ile birçok kişinin ciddi ciddi kampı bırakmayı dahi düşündüğünü öğrendim.

Neyse ki diğer kamplarda olduğu gibi bu kampta sabah sporu yapılmadı. 06.00’da kalkıp, 08.00’da derse başladık. Sabah ilk dersimizde kış şartlarında çadır kurulması konusu anlatıldı ve öğleye kadar serbest bırakıldık. Bu sayede çadırlarımızı düzeltme ve çevresine kar duvarı örme imkânı bulduk. Küreği olanlar duvar işini daha kolay yaptıklarından biraz abartarak neredeyse kaleye benzer yapılar ürettiler. Ben küreğim olmadığından kazma yardımı ile ayırabildiğim kar kümelerinden tarla kenarına yapılan taş duvarlar gibi çadırımın etrafına bir duvar ördüm. Bu arada buzun ötesinde, berisinde ve yukarısında üç çadır mahallesi oluştu. Hata bazı çadırlar ilk gün telaşından buzun üzerine kurulmuş. Ama yerlerini değiştirmediler ve kamp sonuna kadar öyle kaldılar.

Öğleden sonra salonda nazari eğitim gördük. Ertesi gün araziye çıkarak kazma kullanımı ve karda yürüyüş teknikleri üzerine beceri geliştirme çalıştırmaları yaptık. Akşamlar da 16.00’da biten uygulama çalışmasından sonra 19.00-21.00 arasında tekrar salonda nazari ders yaptık.

Bir sonraki gün çığ testlerinin yapılması ve çığ parkurlarından geçişleri çalıştık. 

Bu arada su alımı ve tuvalet ihtiyacı için dahi kayak merkez binalarına geçişimiz yasaklandı. Gece yapılan nazari dersler bile kaldırıldı. Tuvalet ihtiyacı için kar duvarlarından tuvaletler inşa ettik. Neyse ki gece başlayan kar yağışı ile suyumuzu temiz kardan ürettik.

Sonraki günde de çevre tepelere zirve çıkışları yaptık ve bol bol yürüdük. 

Perşembe sabahı televizyon çekimleri vardı. Onlara figüranlık yaptık. Ertesi gün sıkıntı yaşamamak için de fırsat bulunca çadır kazıklarını gevşettim. Kazıklar buzlaşan zemine iyice yapışmış, kazma ile zor gevşettim. Öğleden sonra da yazılı sınava girdik. Sınav sonrası ilk defa tesisin kafeteryasına gitme izni çıktı da unutmaya başladığımız medeniyeti tekrar hatırlama imkânı bulduk.

Cuma sabahı bizi fıtık eden bir gecikme yaşandı. Bazı arkadaşlarımızın öğlen kalkan araçlarına yetişebilmeleri için sabah 05.30’da kalkıldı. İçerinin toparlanmasından sonra kuvvetli rüzgâr ve tipi altında çadırlarımızı söktük. Çok düzgün kuramadığımdan çadırımın bazı polleri eğilmiş. Neyse ki çadır patlamamış. Toplanarak salona geçtim. 08.30’da sınav sonuçları okundu ama sabah saat 09.00’da gelmesi gereken otobüsler bir türlü gelmedi. Sonra parça parça vasıta çağrılarak kamp alanından ayrıldık.
Benim uçağım gece yarısına doğru, bu neden ile vaktim çok. Bir diğer arkadaşımın da uçağı 20.30’da bu neden ile Erzurum’da rahat rahat dolaşabilme ve yemek yeme imkânımız var. Önce benim gelişte yediğim yerde döner yedik. Kamp sırasında yaşanan özlem ve oluşan ihtiyaç genç arkadaşımda oldukça yüksekmiş ki, ben bir porsiyonu bitiremeden o çift porsiyon bitirdi ve bir porsiyon daha istedi. Yemek sonrası çantalarımızı oraya bırakarak çarşıya gittik. Dağcılık malzemeleri satılan spor mağazaları, Erzurum’un meşhur oltu taşından yapılan takılarının satıldığı kapalı çarşısı, çifte minerali camisini dolaşıldıktan sonra dönerciye geri döndük ve çantalarımızı aldık. Bu arada arkadaşım bir porsiyon daha dürüm arası döner yemeği ihmal etmedi. Oradan gazetelerimiz alarak güzel bir pastaneye gittik ve tatlılarımızı, pastanenin üst katında, geniş büyük koltuklarına gömüşmüş olarak güzel bir müziğin eşliğinde yedik, gazetemizi okuduk. Vakit gelirken de oradan ayrılarak hava alanına gittik.
Benim dönüşüm biraz zor oldu. Sömestri başlaması nedeni ile istediğim gibi bilet bulamamıştım. Önce Erzurum’dan İstanbul’a uçtum. Sonra sabaha kadar hava alanında bekleyerek sabah İzmir’e uçtum. İzmir’den otogara geçerek otobüsle Bodrum’a oradan da minibüsle Turgutreis’e geldim. Her halde bu yorgunluğu çıkartmam biraz uzun sürecek.
Coşkun Yalçınalp

26 Kasım 2012 Pazartesi

LOÇ ULUDAĞ TIRMANIŞI


17-19 Kasım 2012
LOÇ ULUDAĞ TIRMANIŞI
BUDAK
Bursa dağcılık kulübü (BUDAK) her yıl festival kapsamında ilk federasyon başkanı merhum Latif Osman Çıkıgil adına Uludağ’a bir zirve tırmanışı gerçekleştirmekte. Bu yıl 12.si yapılan bu tırmanışın süresi bir trans faaliyeti ile birleştirilerek 3 güne çıkartıldı. Uludağ oteller bölgesinden başlayacak olan faaliyette ilk gün zirve yakınlarında ki kilimli gölüne kadar gidilecek orada kamp kurulacak, ertesi gün zirve tırmanışı yapılıp Boğaz oba’ya kadar gidilip orada kamp kurulacak, üçüncü günde Osmanlı İmparatorluğunun ilk tohumlarının atıldığı Koca yaylaya kadar yürünüp etkinlik orada tamamlanacak.


Isparta’daki eğitimin sona ermesi ile 16’sı öğlen bindiğim otobüsle Bursa’ya gittim. Bursa’da öğretmen evine yerleşerek dağılmadan yetişmek ümidi ile hemen BUDAK binasına gittim. Halen hazırlık yapıyorlardı. Güzel bir yer. Bizimki ile karşılaştırıldığında orası bana saray gibi geldi. Altta bir depoları var ama orayı bir çalışma alanı haline getirmişler. Duvarlarına boldring çalışması yapmak için tutamaçlar yerleştirilmiş, yerlere düşme sırasında zarar görmemek için kalın minderler koymuşlar. Neyse inşallah bizimde olur.  Sohbet ettik, program üzerine konuştuk, çaylarımızı içtik ve fazla geçe kalmadan sabah buluşmak üzere binadan ayrıldık. Yatmadan önce de çantamı ayarladım. Malum kamptan geliyordum ve eşyam oldukça fazlaydı. Bütün bu eşya ile yürüme imkânım yoktu. Etkinlik için gerekli olanları sırt çantama yerleştirdim, kalanları transit çantama koydum. Bu transit çantası oldukça iyi oldu. Muşambadan çizerek yaptırdığım, kol askılı çuval biçimli bu hurç, çantamı ve diğer eşyalarımı içine alıyor otobüs ve kamyon yüklemelerinde (TDF kamplarında çantalar kamyonda transfer ediliyor) hasarlanmaktan ve kirlenmekten koruyor.


Sabah erkenden kahvaltımı yaparak çantalarımı sırtlandım ve kulübe doğru yol koyuldum. Kulüpte toplanmaya başlamışlar bile. Gece geç vakit gelip kulüpte yatan bile var. Ben hurcu orada emanete bıraktım. Depolarına koydular. Bu arada bizden Çağrı ile Ayşen’de geldi. BODOSK’tan katılım biz üç kişi ile kaldı. Dağdan gelen haberde dağda kar ve buz olduğu. Bu neden ile bizimkiler kramponlarını da getirmişler. Ben kamptan geldiğimden bende krampon yok. Önden açılan yoldan giderim diyince onlarda taşınacak fazla ağırlığı düşünerek kramponlarını orada bıraktılar. İşte dağcılıkta önemli bir nokta, taşıyabilme kapasitemiz emniyet ve konforumuzun sınırlarını belirliyor. Bazen güvenlik ve konfor için taşıma limitimizi zorluyor, bazen de taşıyabilme için konfor ve güvenliğimizden feragat ediyoruz.


Saat 08.30’da kulüpten çıkarak sırtlarımızda 15-20 kg'lık çantalar ile topluca kent meydanına doğru yollandık. Üç otobüs bizi bekliyor. Yine eğitim kamplarından tanıştığım birçok arkadaş ile orada karşılaştım. Araçlarda bize hediye olarak gerektiğinde boyunluk, gerektiğinde bere olan başlıklardan dağıttılar. Önlerinde kulübün ismi yazılı. Güzeldi ve tüm yürüyüş boyunca başıma taktım. Otobüsler bizi oteller bölgesine götürdü. Otobüse gelirken yolda okurum diye gazetemi de almıştım ama manzara o kadar güzeldi ki bir satır bile okuyamadım.


Oteller bölgesinde araçlarımızdan indik. Hazırlandık ve sırt çantalarımız sırtımızda karlı yola koyulduk. 86 kişiyiz. Daha yolun başında birkaç kişi yürüyüşü bırakacak, kalanların yarısı da zirve sonrası bizden ayrılacak ve sadece 40 kişi bu etkinliği tamamlayacağız. Dağcılıkta kısıtlı imkânlar ile hareket ediyoruz. Bu neden ile çok iyi plan yapılmış ve disiplinli olmamız gerekiyor. İşte gerekli hesabı iyi yapmayıp havanın soğukluğuna bakıp sıkı giyinip yola çıktığımızdan biraz sonra terledik üzerimizi çıkartalım demeye başladık. Her talep için durulursa bu ekip yolu bitiremez. Hele başımızda Korkut hoca (Güven) varsa bu duraklama hiç olmaz. Adam çok ritmik, yavaş ve sakin yürüyor ama saatlerce mola vermeden. Gözlüğünü takmadıysan, suyunu kolay yere koymadıysan, ayakkabı bağlarını güzel bağlamadıysan, çorabının dikişi ayak parmağını vurmaya başladıysa, şapkanı ve eldivenini giymediysen, atkını bağlamadıysan vs. gerekenleri yapmadıysan “Dur bir dakika şunu yapayım” deme şansın yok. Aklında yapılması gereken şey takılmış vaziyette bir an önce hocanın mola vermesini dua ederek yürürsün.


Oteller bölgesinde başlayan karlı parkur hemen hemen tüm iki gün boyunca mevcuttu. Yükseldikçe bu karın altından buzlar çıkmaya ve bizi zorlamaya başladı. Bazı kişiler ayaklarında trakking ayakkabıları ile gelmişler. Gerçi bende Bursa’ya trakking ayakkabısı ile gitmiştim ama parkuru öğrenince o botları orada bırakarak yanımda getirdiğim dağ botlarını giymiştim. Trakking botları ile karda yürümek çok riskli olacaktı. Taşıma sorununu da düşünerek çıkarttığım botları kulüpte bırakmıştım. Yani farklı parkur için farklı botları giyerim diye yürüyüşte yanda taşımak pek kolay bir iş değil.


Yürüyüş kolu uzun. Hoca ne kadar yavaş yürüse de gerek zemin gerekse kişisel hatalardan kolda dalgalanmalar oluşuyor. Bir buz, bir kaya birkaç saniye arkadan geleni geciktirse, birisi arkasına dönüp bir şeye baksa veya arkasındakine bir laf yetiştirmeye çalışsa veya bir ihtiyacı veya fotoğraf çekmek için koldan çıkıp kola girmeye çalışsa bu dalgalanmalar oluyor, bu da arkadan gelenleri yoruyor. Bu neden ile uzun yürüyüş kolunda öncünün yavaş yürümesinden ziyade, kişisel hataların az yapılması ve 10 kişide bir 6-7 metrelik boşluk bırakılması bu dalgalandırmaları azaltacak ve arkadan gelenlerin daha az yorulmasını sağlayacaktır.


Saat 16.00’da planlandığı gibi zirvenin yakınlarında bulunan Kilimli gölüne geldik. O gün toplam 12 km yol yürümüşüz. Dağların arasında kalan gölde hava kararmaya başlamış. Gölün üzerinde kısmi ince buz var. Çevresi tamamen karla kaplı. Önden gidenler hemen bildikleri düz yerleri kapmışlar çadırlarını açmaya başlamışlar bile. Ben ilk defa sırtımda yükle yürüyorum. Performansım yürüyüş kolunun çoğunu oluşturan gençler gibi değil. Kolun sonlarında kalıyorum. Çağrı ve Ayşen’de önlerde olmasa bile benden daha önde yürüyorlar. Kamp alanına girerken onlar ile birleştim ve kendimize çadır kurmak için düz bir alan baktık. Diğerlerinden ayrı ve daha yüksek fakat düz olarak bulduğumuz bir yere çadırımızı kurmaya karar verdik. Yer seçiminde önceliğimiz kısıtlı olan düz alan. Aksi takdirde sentetik elyaflı uyku tulumu içinde her kımıldayışımızda çadırın bir ucuna doğru kayarız. Gece aklıma geldi. Diğer çadırların en dış tarafında yer alıyoruz ve gece kampa vahşi hayvanlar gelirse ilk uğrayacakları çadırlar bizimkiler olacaktır. Zaten gece birileri de geldi ama neyse ki çadırları zorlamadı. Çevreyi koklayıp koklayıp gittiler. İyi ki çadır bagajında yiyecek ve dışarıda çöp bırakmamışız. Yarım metreden fazla üzeri sertleşmiş kar üzerine çadırı kurarken düşündüm. Notlarımda yazmıştım ama ilk defa uyguluyordum ve yeterince planlı davranmamışım. Toprak için düşünülen çubuk kazıklar bu karda işe yaramıyor. Onun yerine yassı kar kazıkları almalıymışız. Bu neden ile Çağrıların çadırının bagaj kısmı gece çıkan hafif rüzgârda kazıklarından kurtulup yapraklanmaya başladı. Çıkan hışırtı onları oldukça rahatsız etti. Rüzgâr kuvvetli olsaydı daha fazla sorun yaşayabilirdik. Isparta’da çadırı sabah erken saatte tam kurutamadan topladığımdan üzerindeki ıslaklık hemen buz olmuş. Kurulurken parşömen kâğıdı açılıyormuşçasına hışır hışır ses çıkarttı. Fermuarlar açılmadı, buz tutmuş. Çadırı kuracağım zemin üzerinde hazırlamadım. Biraz yanda hazırladım ve kazıkları çakmadan önce yerine koyup kazıkları öyle çakar gibi yaptım. Amacım karlı zeminde çukurluklar oluşmasın. Çadırı yerleştirdikten sonra hemen girişe matı serip eşyalarımı diğer tarafa attım. Fermuara donmaması için yanımda vazelin olmadığından el kremi sürdüm. Üst havalandırmaları açtım. Bu çok önemliydi. Gece nefesimizden çıkan su buharı bile çadırda eşyalar üzerinde yoğunlaşma ile yeterince ıslaklığa sebep olabilir. Ki ertesi akşam yorgunluktan bu havalandırmaları açmayı unutmuşum da ıslanmadık ne bir giysi ne de uyku tulumu kalmış. Malum özellikle uyku tulumunun hiç ıslanmaması gerekiyor. Gece bir şey daha düşündüm. O kadar soğuk havada, vahşi hayvanların dolandığı bir zamanda tuvalet ihtiyacı için dışarı çıkıp bir yerde çömmek her halde pek kolay olmasa gerek. Buna bir çare aradım ve esasında çadırımın üç odalı olduğunun farkına vardım. Bir bagajı mutfak diğer bagajı tuvalet. Tabi ki bu sadece öyle kalın bir kar tabakası üzerinde çadır kurduksak. Tuvalet olarak belirlenen bagajda kar üzerine açılacak bir çukur ihtiyacın giderilmesini sağlayacak ve sonradan da kolaylıkla kapatılabilecek. Temiz iş!!


Ertesi sabah doğan güneşin ışıkları ile kamp alanı ve gün çok güzel gözüktü. Biz çok daha erken kalkmış kahvaltımızı yapıp yola hazırlanmıştık bile. Saat 08.00’da yola koyulduk. Hedef zirve. Tüm yük sırtımızda 8-10 cm kar altında buzlu bir parkurdan yürüyoruz. Neyse ki alttaki buz pek kalın değil ve kar botlarının ucu ile yer açılabiliyor. Korkut hoca hiç öncülüğü bırakmadı. Hep önde ve bize yolu o açıyor. Sadece bir noktada açılan yolu bir kayanın üzerine çevirmiş, daha güvenli diye. Ancak kayanın üzerindeki buz diğer yerlerdeki gibi basamak oluşturmaya müsaade etmiyor. Bir kısım yürüyüşçü oradan geçti ama tam bana geldiğinde artık üzerindeki kar iyice sıyrılmış ve ayakkabı tutunamaz olmuş. Ben orada kayarak düştüm. Kaya benim aşağılara inmeme müsaade etmedi. Ama kalkamadım da. Ayakkabı ne düz ne yan buz üzerinde tutunamıyordu. Arkadan gelenler kayanın yanında yeni bir yer açmaya başladılar. Ben bir gayret ile yeni açılan yere geçtim ve yola aradan devam ettim. Ama gücümü oldukça harcamıştım. Düzlüğe çıkış beni oldukça yordu. Yorgunluk refleksleri azaltıyor, insanı daha sabırsız ve dikkatsiz yapıyor. Bu da kaza riskini artırıyor. Yürürken genelde sadece önümdekinin bastığı yere bakıyorum. Eğer yana bakarsam sadece bir adım ötedeki uçurumun veya üzerinde yürüdüğümüz dik meylin tek bir hata ile nasıl beni ölüme götürebileceğini görürüm. Gerçek tehlike uçurumun kendisinden ziyade benim korkarak atacağım bir adımdır.


Zirve öncesi düzlükte biraz dinlenme imkânı buldum. Çağrı ve Ayşen beni bekliyor. BODOSK ekibi olarak son tepeye çıkmaya başladık.  Zirve muhteşem. Çağrı zirve defterine adlarımızı yazdı. Fotoğraflar çekildi, atıştırmalıklar yendi, sular içildi. Atamız ve dağlarda hayatlarını kaybeden dağcılar için bir dakikalık saygı duruşundan sonra istiklal marşımızı söyleyerek törenimizi tamamladık. Buradan yarımız pazartesi günü işleri nedeni ile aramızdan ayrılarak dönüşe geçti. Biz programa uygun olarak yolumuza devam ettik.


Geceyi boğaz obada geçireceğiz. Öğleden sonra artık karlı parkurdan çıktık. Yavaş yavaş ağaçlar başladı. Sonunda ormana girdik ve boğaz obaya vardık. Çadırlar kuruldu. o gün de toplam 15,5 km yol yürümüşüz. Çoğunluk hemen çadırlarına çekildi. Bir kısım genç de kamp ateşi yaktı. BODOSK ekibi olarak biz bir süre onlar ile takıldık. Ateşin sıcağından yararlandık, sohbet ettik. Ben orada fazla kalamadım. Çadıra dönüp tulumumun sıcaklığını tercih ettim.


Sabah son defa çadırımızı ve çantamızı topladık. O gün artık kar ve soğuk yok. Yolumuz orman içinden ve bahçeler arasındaki patikalardan geçiyor. Öğleye Koca yaylaya vardık. bugünkü yolumuzda 14,5 km tutmuş. Etkinlikte toplam 42 km yol yürümüşüz. Osmanlı Bursa’yı almadan ilk önce buraya koca yaylaya gelmiş, konaklamış ve burada savaşa hazırlanmış. Bu neden ile burası Osmanlı imparatorluğunun ilk tohumlarının atıldığı yer olarak sayılıyor. Çok geniş bir kırsal alan.  Çevresi çam ormanı ile kaplı. Bursa’nın en büyük mesire alanı. BUDAK bizlere burada bir final yemeği düzenlemiş. İkramları çantık, ayran ve tatlı. Cantık bizim bildiğimiz açık kıymalı pidenin küçüğü. Bir gün önce geri dönenlerin sayesinde paylarımız ikiye katlandı. Çok çok yememize rağmen yine birçok ikram ortada kaldı.


Otobüsler dışarıdan gelenleri otogara diğerlerini kent meydanına götürdü. Otobüsümüz geç saatte. Ben otogara, Çağrı ile Ayşen de biraz alış veriş için şehir merkezine gitti. Benim kulüpte bıraktığım eşyamı BUDAK’tan Erdal otogara kadar getirdi. Orada bir kere daha düşündüm. İnsanımızın misafirperverliğini.  Her sıkıntımızda bu insanlar bize yardıma koşmuşlardı. Ve yine düşündüm biz bir festival düzenleyebilir ve onun altından yüzümüzün akıyla çıkabilir miydik?

Coşkun Yalçınalp
0533.33 88 543

22 Kasım 2012 Perşembe

TDF Dağcılık yaz arama kurtarma eğitimi


10-16 Kasım 2012
TDF Dağcılık yaz arama kurtarma eğitimi
Çandır / Isparta
Yaz gelişim kampında olduğu gibi yaz arama kurtarma eğitimi de Isparta Çandır’daki yazılı kanyonda yapıldı. Standart yöntem olarak ilk gün cumartesi sabahı gençlik ve spor il müdürlüğünde toplanıldı.

Erken gelenler kapalı salona girmiş, matlarını parke salona açmış ve uyumuşlar. Ben geçen sefer geceyi misafirhanede geçirmiştim. Bu sefer gece yolculuk yaptığımdan sabah otobüsten indikten sonra doğrudan toplandığımız kapalı salon önüne geldim. Her geçen eğitimde artan bir yakınlıkla toplanan arkadaşlarımızla kucaklaştık, hasret giderdik.

Saat 10.00’da hem eğitim açılışı hem de 10 kasım Atamızı anma amaçlı olarak valilik önündeki meydana giderek anıt önünde bir tören yaptık. Tören sonrası 2 saat kadar alışveriş izni verildi. Bu süre içinde hepimiz eksiklerimizi tamamladık. Saat 13.00’e gelirken de araçlarımıza binerek yola koyulduk. Şansımıza hava güzel ve raporlar o hafta için de güzel havayı gösteriyor. Yazın çadır kurduğumuz alan yapışkan kırmızı topraktı. Bunun yağmurlar ile ne kadar kötü olabileceğini düşünerek gittiğimiz eğitim alanı bize sürpriz yaptı. Her taraf yağan yağmurlar ile yeşermiş, çim kaplamıştı.

Günler kısa. Akşam erkenden hava kararıyor. Bu neden ile saat 17.00’da eğitim bitiyor. Eğitimleri tamamlayabilmek için iki gece saat 20.00’da gece dersi yaptık. Sabah her zaman olduğu gibi 6.00‘da kalktık, 6.30’da sabah sporumuzu yaptık, 8.00’da eğitim alanına giderek eğitime başladık. Bu eğitimde;
- Lider tırmanışta kaza geçen liderin artçı tarafından kurtarılarak kucakta aşağıya indirilmesi,

- Yüksekte kaza geçiren kazazedenin kucakta ve sedyede aşağıya indirilmesi,

- Kazazedenin çoklu makara ile kucakta yukarıya alınması,
  

- Hava köprüsünün kurulması ve kazazedenin bu köprüden geçirilmesi konularını gördük.

Eğitimin sonunda da yazılan bir senaryo üzerine biri kanyonun karşısında biri kanyonun dibinde kaza geçiren iki kişi bulunarak kurtarıldı. Bu eğitimin en güzel tarafı sanırım bu tatbikat kısmıydı. 127 kişilik tüm sporcular bu tatbikatta görev aldı ve tüm planlama sporcular tarafından yapıldı, eğitmenler tarafından takip edildi ve denetlendi. Planlamada her iki kazazede için birer öncü, teknik ve üçer sedye takımı oluşturuldu.

Merkezde de harekat kontrol, haberleşme, sağlık, lojistik destek ve basın ekipleri kuruldu. Kaza haberi gelir gelmez alarm verildi. Alarm verilmesi ile belirli ekipler derhal emniyet kemerlerini kuşandı, kasklarını giydi, malzemelerini aldı ve toplanma yerine geldi. İlk olarak zaman kaybetmeden iki öncü ekibi başlarında birer genel koordinatör yardımcısı ile birlikte bildirilen kaza yerine gittiler. Arkalarından hazırlanan ve muhtemel duruma göre gereken malzemelerini alan teknik ekip yola koyuldu. Öncü ekipleri teknik tırmanış becerisi yüksek biri sağlıkçı olan 3 kişiden oluşturuldu. Kazazedeye ulaşan öncüler ilk olarak onun emniyetini aldı, sağlık durumunu kontrol ederek ilk müdahaleyi yaptı ve öncülere gerekli teknik destek için bilgi verdiler.

Bu sırada tüm harekat telsizler ile merkeze iletildi ve merkezin talimatları alındı. Harekat bölge haritasından ve çizilen krokiler üzerinden takip edildi, raportörler adım adım tüm harekatı kaleme aldı, basın sözcüsü meraklı halka, basın görevlilerine, kazazede yakınlarına bilgi verdi, onları teskin etti. Teknik ekipler kazazedenin kurtarılması için gereken donanımları hazırladı ve işlettiler. Bir teknik ekip havai hat kurarak kanyonun diğer tarafında kazaya uğrayan kazazedeyi kanyonun üzerinden diğer yana geçirdi, diğer teknik ekip makaralı sistemi kurarak kanyonun dibindeki kazazedeyi refakatçi ile birlikte yukarı çıkarttı. Bu arada ihtiyaç olan ve teknik ekibin yanında olmayan malzeme lojistik ekip tarafından kaza mahalline ulaştırıldı.

Kurtarılan kazazedeler başlarında birer sağlıkçı olan üçer sedye ekibi ile kamp alanına ulaştırıldı. Kamp alanında kazazedelere sağlık ekipleri müdahale yapıldı ve basın bildirisi ile tatbikat önerilen süreden önce sona erdirildi.

Öğleden sonrada yazılı sınav yapıldı. Sınav sonrası bir kısım sporcu mazeretlerine binaen kamptan ayrıldı. Bizde birkaç arkadaş serbest olarak kanyonda dolaştık. Akşam yemeğini kanyondaki salaş lokantada yedik. Mönüde hemen dereden yakalanan ve fırında pişirilen alabalık, meze, şalgam suyu, salata ve rakı vardı. O yemek her halde uzun zamandır benim yediğim en lezzetli yemekti.
Ertesi sabah daha gün ağarmadan millet kalkıp toparlanmaya başladı. Çadırlarda kalan son yiyecekler sundurmanın altına getirildi. Matlardan oluşan sofralara kondu. Eğitmenlerde çağrılarak yapılan açık büfe sabah kahvaltısı sanki Bitez sahilinde yapılıyormuşçasına bizlere zevk verdi. Eğitimin son noktası teknik direktör tarafından kondu. Eğitimde kalan yoktu. Alkışlar ile sonuç kutlanıldı. Alkışlar çantalarımızı almaya gelen kamyonun korna sesi ile kesildi. Herkes çantasını kaparak birbiri ile yarış edercesine dere üzerindeki sırat köprüsünden geçip kamyona ulaştı. Çantalar kamyona, çöpler toplama noktasına konularak otobüslerdeki yerlerimize geçtik. Yol yine neşe içinde geçti. Otogarda yine yere atılan bir avuç bilye gibi herkes bir tarafa dağılarak ortadan kayboldu.

Coşkun YALÇINALP
   0533.33 88 543

26 Eylül 2012 Çarşamba

SIRT ÇANTASI



Çanta, dış etkenlerden korumak ve kolay taşımak için küçük malzemeleri içinde koyduğumuz bir eşyadır. Dağcılık faaliyetinde araç ile gidilen yerler dışında eller eşya veya malzeme taşımak için kullanılmaz. Bu neden ile malzemenin tamamı özel vasıflara sahip sırt çantasında taşınır. Hikking faaliyetlerinde sıradan bir sırt veya bel çantası kullanılabilirken, hakking haricindeki dağcılık faaliyetlerinde mutlaka koşumlu bir sırt çantasına ihtiyaç vardır. Bir de transitlerde gerek sırt çantamızı gerekse diğer önemli malzemelerimizi korumak ve taşımak için kollukları olan su geçirmez kumaştan yapılmış çuval biçiminde transit çantalar kullanılabilir.

Bir sırt çantası genel olarak iki bölümdür. Bagaj ve koşum bölümleri.
BAGAJ
·         Alt bagaj
Kamp amaçlı bir sırt çantasının bagaj bölümü 2 kısımdan oluşur. Alt bagaj genelde uyku tulumu için yapılmış bölümdür. Ön taraftan açılarak tulumun alınabilmesine müsaade eden bir fermuarı vardır. İç taraftan üst bagaj ile arasında yine fermuarlı veya büzgü ipli bir ara perdesi vardır. Gerektiğinde tam açılarak çantanın boylu boyuna kullanılabilmesini sağlar. Bu bölüm aynı zamanda uyku tulumu için sıkıştırma torbası gibi de kullanılabilir.
·         Üst bagaj
Uyku tulumu dışında kalan diğer malzemeyi koyabileceğimiz bagajın üst bölümdür.
·         Boyunluk
Üst bagajı kapatmak için onun üst kenarına dikilen ve diğer kenarına da kapatma için büzgü ipi konmuş, su geçirmez kumaştan yapılan kısımdır. Boynun uzunluğu çantaya 10-15lt ek hacim sağlar. Üst bagaj gerektiğinde taşacak şekilde doldurulur. Boyunluk taşan kısmı sarar. Ancak üstünü örtemez. Üstü de çantanın şapkası ile kapatılır.
·         Şapka
Büzdürülerek kapatılmış üst bagaja su girmesini engellemek amacı ile yapılmış, üst bagajın üzerine geçirilen kısımdır.
·         Kapatma perlonu
Boyunluğun uzamasına göre yukarıdan veya aşağıdan üst bagaja bağlanacak olan şapkayı çantaya bağlamakta kullanılan perlonlardır.
·         Ek bagajlar
Ek bagaj, kolaylıkla ulaşılması istenen bazı malzemenin veya diğer malzeme ile birlikte konması istenmeyen malzemenin konulabilmesi için çantanın ana hacmini kullanmadan artı hacim kazandırarak çantanın önüne veya yanlarına eklenen küçük bölümlerdir. Kapakları fermuarlıdır. Burada önemli olan yan bagajların baton ile yürüyüşlerde kol hareketlerine engel olmamasıdır.
·         Cepler
Cep, kolaylıkla ulaşılması istenen malzemenin konabilmesi için çantanın şapkasına, tabanına veya yanlarına ek hacim kazandırmadan yapılan kısımlardır. Girişleri fermuarlı olup astarları da su geçirmez özelliktedir.
·         Yağmurluk
Çantalar ne kadar su geçirmez kumaştan yapılırsa yapılsın su geçirme riskleri “0” değildir. Bu neden ile çantalara özellikle sağanak yağmurlardan korunması için yağmurluk yapılır. Bu yağmurluk genelde çantanın teferruatı olarak çantanın taban cebine konur.
·         Sıkıştırma perlonları
İç hacmi tamamen doldurulamayan çantalarda eşya aşağıya kayarak yük dengesini bozar. Ayrıca çok sıkı doldurulan çantada oluşan iç basınç çantanın en zayıf unsuru olan fermuar ve dikişlerde hasara sebep olabilir. Bu sakıncalar çanta üzerine konan sıkıştırma perlonları ile giderilir. Hatta patlayan dikiş ve fermuarların eksikliği geçicide olsa sıkıştırma perlonları ile giderilir. Sıkıştırma perlonları ayrıca çanta üzerine yerleştirilen bazı malzemenin bağlanmasında da kullanılır. Sıkıştırma perlonlarının bu yararlarının yanı sıra ek ağırlık gibi bir dezavantajları da bulunur. Bazı markalar daha sağlam kumaş ve dikiş kullanıp sıkıştırma perlonlarının sayısını azaltmaktadır. Sıkıştırma perlonları tokalar ile bağlanır. Bu tokaların kırılması oldukça büyük sıkıntı yaratır bu neden ile tokaların kırılmaması için dikkat sarf edilmelidir. Kırılırsa geçici olarak bağlayabilmek için tedbirli olunmasında yarar vardır.
·         Fermuarlar
Çanta üzerinde alt ve ek bölümler ile ceplerinin açılıp kapatılmasında kullanılmak üzere fermuarlar konur. Ayrıca bazı çantalarda üst bagajın alt tarafındaki malzemeye çantayı boşaltmadan ulaşabilmek için bir de yandan boylu boyunca fermuarlı bir giriş yapılır. Tüm bu fermuarlar yararlarının yanı sıra çantanın su sızdırmazlık vasfını, sağlamlık vasıflarını azaltıcı unsurlardır. Su sızdırmazlık vasfının bir derece korunabilmesi için fermuarların önlerine siperlikler konur.
·         Kazmalık
Kış etkinliklerinde kazma gerekir. Kazma için çantanın alt ön tarafında perlon bir halka bulunur. Kazma sapından buraya geçirilir. Sonra sapından döndürülerek sap yukarı alınır ve çanta üzerindeki bağlama unsuru ile bağlanır. Bu sıkmalı veya cırt cırt bantlı bir perlon veya lastik büzdürme ipi olabilir. 
·         Suluk cebi
Yürüyüş sırasında sık sık su ihtiyacının karşılanması gerekir. Bu gereksinim için çantanın indirilerek cebinden suyun çıkartılıp içilmesi ve tekrar su şişesinin yerine konarak çantanın sırta alınması, bunlar zaman ve güç kaybından başka bir şey değildir. Üstelik sıfırın altındaki sıcaklıklarda çantanın dışındaki su donacağından suyu çantanın içine koyma zorunluluğu olacaktır. Bu harcanacak zaman ve eforu çok daha fazla artıracaktır. Bu neden ile çantaların içine sırta gelecek tarafa suluk cebi yapılır. Buraya dolu suluk konur ve hortumu çantanın bunun için yapılmış yerinden çıkartılarak omuz üzerinden sarkıtılır. Susandığı zaman buradan su içilir. Bunun için çantanın indirilmesine, bir yığın zaman ve efor kaybına gerek olmaz.
Sırt Çantasının Yerleştirilmesi
Etkinliği için ihtiyaç olacak malzeme tespit ve temin edilir. Ancak bu malzemeyi içinde taşınacak olan çanta uygun yerleştirilemezse;
·         Yük dağılımı bozuk olur.
Bu neden ile dağcının bedenine zarar verir ve çabuk yorulmasına sebep olur.
·         Gerekli olan bazı malzemeler çantaya sığmaz.
Bu neden ile ya alınamaz yada zarar görecek veya dağcıya sorun yaratacak şekilde dışarıda taşınır.
Bu sorunların yaşanmaması için sırt çantası uygun yerleştirilmelidir. Uygun yerleştirme için önce bir malzeme ayrımı yapılır.
·         Alınacak malzemenin seçimi yapılır
o        Ortak kullanım malzemeleri pay edilir
§         Çadırın paylaşılacağı kişi ile ortak kullanılacak malzeme paylaşılır paya düşen mutlaka alınır
§         Ekiple ortak kullanılacak malzeme paylaşılır, paya düşen mutlaka paylaşılır
o        Tamamen kişiye özgü malzemenin zorunluluk sıralaması yapılır,
§         Mutlaka alınması gerekenler. (dağlarda normal mevsim şartlarının dışında şartlara da rastlanabileceği unutulmamalıdır)
§         İhtiyacı veya alternatifi olabilecek malzeme (yer kalırsa alınacak)
·         Yürüyüşte kişinin üzerinde olacak malzeme belirlenir ve ayrılır
o        Yürüyüş giysisi (iç, orta, dış katman)
o        Yürüyüş çorabı ve botu
o        Başlık (kask, kasket-bere-bandana-balaklava)
o        Gözlük
o        Fular
o        Eldiven
o        Baton
·         Teknik tırmanış için ihtiyaç olan malzeme belirlenir ve ayrılır
o        Teknik tırmanış çantası
o        Karabina, atc, çekiç, sikke, stoper vs.
o        İp
o        Emniyet kemeri
o        Krampon
·         Kamp çantasına konacak malzeme tasnif edilir
o        Yürüyüş sırasında ihtiyaç olacak/olabilecek malzeme
§         İlk yardım malzemesi
§         Yedek iç katman
§         Panço
§         Fotoğraf makinesi (yedek batarya)
§         Kafa feneri (Yedek batarya)
§         İletişim aracı (Düdük, telsiz, cep telefonu, yedek batarya)
§         Navigasyon malzemesi (GPS, Pusula, harita, cetvel, kalem, silgi, yedek batarya)
§         Battal boy çöp torbası (sağanak yağış olursa mat gibi korumasız olarak çanta dışında olan malzeme için)
§         Cüzdan (kimlik, nakit, kredi kartı, ehliyet)
o        Kamp alanına kadar gerekmeyecek malzeme ayrılır
§         Yedek giysi
·         İçlik (alt-üst)
·         Yağmur pantolonu
·         Çorap
·         İç çamaşır
·         Polar
§         Çadır
§         Dağ botu (veya yedek bot)
§         Mutfak malzemesi ve kumanya
o        Yeri net belirli olan malzeme ayrılır
§         Suluk
§         Uyku tulumu
§         Mat
§         Kazma
§         Hedik
§         Tur kayağı
§         Kar küreği
o        Büyüklük tasnifi yapılır
§         İri parçalar
§         Küçük, dolgu olabilecek parçalar
 Malzeme tasnifi yapıldıktan sonra çanta tüm perlonları boşaltılmış olarak yerleştirilmeye başlanır. Yerleştirmede her ne kadar çanta su geçirmez deniyorsa bu basit bir yağmur için söylenmiş bir ifadedir. Kuvvetli yağmurlarda her çanta yağmur geçirir. Bu neden ile ıslandığında sorun yaşanacak olan özellikle uyku tulumu ve giysiler mutlaka bir naylon torba içerisine konarak çantaya konmasında yarar vardır. Ayakkabı gibi diğer malzemeyi kirletebilecek veya kokutabilecek malzeme de naylona konarak çantaya alınmasında yarar vardır.
·         Çanta yerleştirilmesi sırasında uyulacak temel kurallar
o        Çantanın içine konmayacak veya korumalı konacak malzeme
§         Akar, kokar maddeler
·         Sıvı yağ, benzin gibi maddeler çantanın içine değil, kırılmaz şişeler içinde (metal) yan gözlere konur.
·         Suluk yürüyüş öncesi doldurularak çanta sırta alınır. (transitlerde suluk boş bulunur)
§         Keskin kenarlı malzeme kumaşa (bir giysi olabilir) sarılarak konur
o        Ağır ve hafif malzeme çantada ayrı ayrı konur
§         Çantanın üst kısmına orta ağırlar
§         Çantanın ortasında sırtlık tarafına ağırlar
§         Çantanın altına ve ortasının dış tarafına hafifler

·         Çanta alt bagaj ile yerleştirilmeye başlanır
o        Uyku tulumu konur
o        Varsa aralara dolgu malzemesi konur 
·         Üst bagaja geçilir
o        Çanta sırtlık aşağıda olacak şekilde yere yatırılır,
o        Ağır dağ botları içlerinde dolgu malzemesi olan yedek çoraplar ile birlikte en dibe konur
o        Üzerine ağır olan çadır diklemesine konur
o        Onun yanına mutfak malzemesi ve konserveler konur
o        Çadır ve konservelerin arasına suluk konur
o        Bu malzemenin üzerine dolgu malzemesi dışında üst bagaja konacaklar konur
o        Boşluk kaldıysa alt kısımlara ağır, üst kısımlara hafif olmak üzere dolgu malzemesi konur.
o        Sıvılaştırılmış yedek ve asıl gaz tüpleri giysiye sarılarak araya yerleştirilir.
·         Yürüyüş sırasında lazım olacak veya olabilecek malzeme yerleştirilir
o        Ufak tefek malzeme şapka gözüne
o        Diğer malzeme yan ve ön gözlere
o        Akar kokar malzeme (Özel tüpünde ocak benzini) sarılarak yan gözlere
·         Çantanın dışına yeri belli olan malzeme yerleştirilir
o        Mat alt bagaj sıkıştırma perlonlarının arasına
o        Kazma perlon halkadan geçirilerek sapı yukarı çevrilir ve bağlama perlonları ile çantaya bağlanır
o        Tur kayağının arka kısımları çantanın dış yanlarında bulunan sıkı ceplere sokulur ve çantanın sıkıştırma perlonları arasına sılıştırılır
·         Teknik malzeme küçük sırt çantasına konur ve bu küçük çantada büyük sırt çantasın ön yüzden kendi perlonları ile bağlanır.
·         Çanta tam yüklendikten sonra dik olarak yere konduğunda devrilmemesi gerekir. Devrilirse ağırlık ayarlaması yapılır.
Özellikle kışın bir alpinizm faaliyeti için kamp öncesi hazırlanan bir sırt çantasının ağırlığı yüklendikten sonra ağırlığı 30 kiloya kadar çıkabilir. Bu ağırlığın düzgün vaziyette sırta alınması, kuşam ayarlarının yapılması ve taşınması, sakatlığın engellenmesi, gücün tasarruflu harcanması açısından çok önemlidir.
KOŞUM BÖLÜMÜ
Sırtta taşınan yükün ağırlığı yorulmadan uzun süre taşınabilmesi için omuzlarda değil daha güçlü kas gruplarının bulunduğu leğen kemiğinin üzerinde olması gerekir. Bu şekilde çok hassas olan omurga da korunmuş olur. Ayrıca taşıma sırasında gerekli dengenin sağlanması ve yorgunluğa sebep olmaması için de yükün ağırlık merkezi yokuş yukarı çıkarken yukarıya çekilmesi, aşağı inerken aşağıya indirilmesi gerekir. İşte bir çantanın yükü bu şekilde vücuda dengeli olarak dağıtabilmesi için özel bir koşum sistemine sahip olması gerekir. Sırtta taşınacak sıradan bir torba veya çanta bize bu yararı sağlamaz. Faaliyet süresini ve zemini göz önüne aldığımızda Hikking dışında dağcılıkta kullanılacak bir çanta mutlaka özel bir koşum sistemine sahip olmalıdır.
Koşum bölümünün ana unsuru olan sırtlık, çantanın bagaj ile sırt arasında kalan, ağırlığın vücuda düzgün dağılımını sağlayan unsurudur. Sırtın şekline göre biçimlenmiş tabaka veya çubuklardan oluşan sert bir iskelet  üzerine inşa edilirler. Tabaka biçiminde olanlar daha dengeli fakat biraz daha ağır, hacmi dar ve pahalıdır.
Terin atılmasını sağlamak üzere küçük çantalarda sırt ile sırtlık arasında bir boşluk vardır. Büyük çantalarda ise araya hava geçirgen bir yastık konmuştur.
Koşum takımında yükü bedene ileten iki kolon vardır;
·         Bel kolonu
Leğen kemiği üzerine oturur ve tüm ağırlığı taşır.
·         Omuz kolonu
Çantanın arkaya doğru ve aşağı kaymasını engeller.

Çantanın Sırta Alınması
Koşum ayarı yapılmamış bir sırt çantasının tüm koşum perlonları boşaltılmış vaziyette sırta alınır. Ağır çanta doğrudan yerden alınarak sırta konmaz. Ya bir kaya veya sandalye üzerinden yada diz üzerinden sırta alınır.
·         Bir dizi üzerine yere çömelmiş olan dağcı çantasını dik dizi üzerine koyar.
·         Vücudunu yerden kalkmadan belden döndürerek bir kolunu omuz kolonundan geçirir.
·         Diğer kolunu mümkün olduğunca diğer omuz kolonuna geçirir,
·         Öne eğilerek, vücut belden bükülü, yük sırtta olacak şekilde yerden doğrulurken diğer kolda tamamen omuz kolonuna geçirilir.
Sırtlık ayarı
Bir dağcı sırtındaki çantası ile bir bütün olabilmelidir. Bu iyi bir çanta ayarı ile olur. Koşum sistemi üzerinde 7 ayar durumu vardır. Sırtlık ayarı sabit ayardır. Dağcı kendi sırtına göre çantasının sırtlık ayarını bir kere yapar sonra başkası onun bu ayarını bozuncaya veya çanta atılıncaya kadar bu ayar öylece kalır.
Sırt mesafesi köprücük kemiği ile kuyruk sokumu arasındaki mesafedir. Çantanın alt ucu ile omuz kolonlarının sırtlığa bağlandığı yerin üst ucu arasındaki mesafe bu sırt uzunluğu kadar olmalıdır. Bazı çantalar farklı sırt uzunluklarına göre S-M-L-XL gibi markalanarak üretilirler. Bu şekilde markalanmış çantalarda; boyundaki 7.omur (omuz hizası) ile 17.omur (kalça kemiği hizası) ölçülür, bu mesafe 38cm den az ise “S”, 38-43 cm ise “M”, 43 ve üzeri ise “L” markası sırt ayarı için uygun olur.
Bazı çantaların sırt ayarı yokur. Çanta doğrudan beden numarasına göre satılır. Bazılarındaysa bu mesafe ayarlanabilir şekilde üretilir, sırtına göre alan ayarlar. Genelde tırmanış çantaları sabit mesafeli, kamp çantaları ise ayarlanabilir şekilde yapılır. Sabit mesafeli bir çanta alınacaksa mutlaka denenerek alınması gerekir. Ayarlanabilir sırt mesafeli çantalar ise alındıktan sonra kullanıcının sırt uzunluğuna göre ayarlanarak kullanılır. Sabit sırt mesafeli çantalar ayarlanabilirlere göre daha hafif ve daha dengelidir.
Sırt mesafe ayarı omuz kolonlarının sırtlığa bağlandığı yerdedir. Üzerindeki markalamaya göre ayarlanabilirse de bu ayar kaba ayardır. Esaslı ayar için taşıyıcı kişinin kuyruk sokumu ile köprücük kemik üst uçlarını birleştiren hat arası ölçülür. Çanta omuz kolonlarının sırtlığa bağlandığı yerin üst ucu ile çantanın alt ucu arasındaki mesafe ölçülen sırt mesafesine eşit olacak şekilde ayar yapılır.
Koşum Ayarları
Sırtlık ayarı yapılmış, usulüne göre yüklenerek sırta alınmış çantanın, vücut belden öne bükülü haldeyken diğer koşum ayarları yapılır.
·         Çanta bel ayarı
Yüklenen çanta usulüne göre sırta alınır. Öne eğilerek ağırlık omuzdan alınır. Bel kolonu leğen kemiğini saracak şekilde sarılır. Bel kolonu, üst kenarı leğen kemiğine biraz taşacak şekilde sardırılarak bağlanır ve perlonun boşu alınır. Bel kolon perlonu göbek deliğinin biraz altında olmalıdır.
·         Omuz kolonu alt ayarı
Doğrulmadan omuz alt kolonları, kolon omuza oturacak şekilde boşu alınır.
·         Omuz kolonu üst ayarı
Küçük çantalarda olmayan bu ayarda yine doğrulmadan omuz üst kolonları, sırtlık omuzdan sırta yapışacak şekilde boşu alınır.
·         Bel kolonu yan ayarı
Doğrulduktan sonra da bel kolonunun yan perlonlarının boşu alınarak sırtlık kalçadan sırta yapışacak şekilde boşu alınır.
·         Göğüs perlonu yükseklik ayarı
Göğüs perlonu erkekler için meme uçlarının hizasında, kadınlar için memenin altında olacak şekilde bağlantı noktalarından aşağı-yukarı kaydırılarak ayarlanır.
·         Göğüs perlon gergi ayarı
Göğüs perlonu omuz kolonlarının açılmasını engelleyen perlonlardır. Çok sıkı olmaması gerekir. Bu neden ile genelde esnek yapılır. Ayar için sadece boşu alınır.
Koşum ayarları yapıldıktan sonra dağcı doğrulur. Eğer yük sırttayken doğrulunca denge sağlanılmasında zorlanılıyorsa koşum ayarlarını bir kere daha kontrol etmeli, ağırlığın omuzlardan leğen kemiği üzerine aktarıldığına emin olmalıdır. Ağırlık nedeni ile dağcının biraz öne eğik olması doğaldır.
Kasklı başın yukarı kaldırılamaması, kolların rahat hareket ettirilememesi, ağırlık dengesinin zor sağlanması gibi nedenler ile teknik tırmanış kamp çantası ile değil ancak küçük çantalar ile yapılabilir.
ÇANTANIN BAKIMI
Çantalarımızda diğer malzemelerimiz gibi bakımı hak eder. Gerek iyi kullanım gerekse kullanım sonrası iyi bakımı yapılmalıdır.
·         Transit durumlarında transit çanta içinde araç bagajlarına verilir. Yoksa;
o        Sarkan perlon bırakılmaz,
o        Kolonlar bağlanıp boşları alınır,
o        Battal boy bir naylon torbaya konarak bagaja verilir.
·         Yürüyüş esnasında yağmur varsa
o        Yağmurluğu takılır.
o        Yere konacaksa kuru ve temiz yerlere konur,
o        Açıkta bekleyecekse, alttan ıslanmayacak bir yere konur üzerine battal boy bir torba geçirilir.
·         Çadır bagajında,
o        Sarkan perlonlar bırakılmaz,
o        Kolonlar bağlanıp boşları alınır,
o        Battal boy bir naylon torbası içine sokularak yere yatırılır.
·         Kamp dönüşü
o        Çanta ve perlonları tamamen boşaltılır,
o        Deterjansız su ile ıslanmış bezle temizlenir,
o        Açık havada gölge bir yerde kurutulur,
o        Dikişleri, perlonları, kolonları, fermuarları, kumaşı kontrol edilir, hasar varsa onarılır,
o        Sarkan perlonlar bırakılmaz,
o        Kolonlar bağlanıp boşları alınır,
o        Bir sonraki etkinliğe kadar muhafaza dolabına konur.
o        Dolaba konmuyor evde açıkta muhafaza edilecekse, battal boy bir naylon torbaya konarak muhafaza edilir.
ÇANTA SEÇİMİ
Dağcılık etkinliklerinde hikking haricinde çanta seçerken aşağıdaki hususlara dikkat edilir;
·         Etkinliğin cinsine göre çanta tipi belirlenir
o        Hikking için sırtta veya belde taşınabilecek herhangi bir çanta
o        Diğer dağcılık etkinlikleri için koşumlu sırt çantası
o        Transit geçişler için transit çantası 
·         Etkinliğin cinsine göre hacim tespiti
Sırt çantasının seçiminde dağcı yapacağı etkinlik için gerekecek malzemesinin tutacağı hacmi belirlemeli ve buna uygun büyüklük belirlemelidir.
o        Günlük yürüyüş veya teknik tırmanış faaliyetleri için  45 lt altı. Genelde 20-35 lt’lik çantalar yeterli olur.
o        Kamplı faaliyetler için 45 lt üstü
Fazlalık hacım çanta perlonları ile sıkılarak küçültülebilir olsa da bu başka bir başka açıdan fazla ağırlık taşımak anlamına geleceğinden etkinliğe göre çanta seçmelidir. Yaz veya kış malzemeleri farklıdır. Genelde aşağıdaki hacimler uygun olur.
§         Yaz için 50-60 lt’lik,
§         Kış için 75-80 lt’lik
·         Sağlam ve su geçirmezlik özelliğine göre çanta seçimi
o        Kumaş, özellikle taban, yüksek su geçirmez ve yırtılmaz vasıflarda olmalıdır, (Condura tavsiye edilen)
o        Dikiş biçimi ve iplik cinsi sağlam olmalıdır,
o        Fermuar sayısı az, mevcut olanlarda yağmura karşı yağmurluk dışında korunaklı olmalıdır.
·         Çanta hafif olmalıdır
Çantanın genel hafifliğinin yanı sıra kumaş ve perlonlara da bakmak gerekir.
o        Kumaş sağlamlık ve su geçirmezlik vasıflarının yanı sıra ince olmalı,
o        Aşırı perlon ve bağcıklar ile donatılmış olmamalı,
·         Fonksiyonel olmalıdır.
Çantanın dizaynı tüm ihtiyaçlara cevap verir, kullanım kolaylığı sağlarken ağırlık, su geçirmezlik, sağlamlık, denge gibi önemli vasıflarından kaybettirmemesidir.
·         Sabit sırtlık olmalıdır. (mutlaka denenmeli)
Beğenilen, özellikle sabit sırtlıklı çantalar 10-15 kg yük ile doldurulur, dağcının üzerinde bir mont varken sırta alınır, ayarlar yapılır ve rahatlığına göre satın alınır.
 

Coşkun YALÇINALP


      "Yazı, kazanılan yeni bilgi, tecrübe ve yapılan yorumlar ile tekrar tekrar güncellenmektedir. Bu neden ile kopyalayıp almak yerine ihtiyacınız olduğunda tekrar açıp okumanızda yarar bulunmaktadır. Bu yazı her zaman burada olacaktır."