23 Eylül 2012 Pazar

TDF Dağcılık yaz gelişim eğitimi


14-20 Temmuz 2012
TDF Dağcılık yaz gelişim eğitimi
Isparta/Çandır-Yazılı Kanyon

Kıymetli arkadaşlarım,
Bir federasyon eğitimi daha bitti. Ancak bu sefer bir önceki temel eğitim kampının sonunda dediğim gibi güzeldi deyip kestirip atamayacağım. Bu sefer sıcaklık nedeni ile büyük sıkıntılar yaşadık. Ancak bu kamp en azından benim için çok büyük bir tecrübe oldu ve çok şeyler öğrendim.

14 Temmuz cumartesi günü Isparta’da başlayacak olan eğitime gece otobüsü olmadığından bir önceki gün öğleden sonra yola çıkarak gittim. Geceyi sağ olasın Süheyla’nın uğraşısı ile ayarlanmış olan Gençlik ve spor il müdürlüğünün misafirhanesinde geçirdim. Odam çok iyi olmamakla birlikte yine de asgari beklentilerimi karşıladı. Sabah müdürlüğe gelen erkenci sporcuların sesi ile gözlerimi açtım. Hemen giyinerek aşağıya indim. Kısa bir merhabalaşmanın arkasından çarşıya gittim. Günlerden cumartesi saatte henüz 8 olmasına rağmen bütün dükkanlar açık ve sokaklar insan doluydu. Biraz dikkat edince bu insanların hafta sonu iznine çıkan sivil giyimli askerciklerimiz olduğunu anladım. Biraz değişiklik olsun diye birliklerinde kahvaltı yapmayıp çok cüzi rakamlar ile kendilerine çarşıda sunulan kahvaltıları yapmak için Isparta gelmişlerdi. Bende onların arasına karışıp bir börekçide kahvaltımı yaptım.

Toplantı saat 10’da. Bu neden ile fazla oyalanmadan tekrar gençlik ve spora döndüm. Hemen hemen bir önceki eğitime katılan herkes oradaydı. Kucaklaştık ve yine bize gönderilen bir damperli kamyona çantalarımızı, altta kalanın canı çıksın misali yükledik. Damperin kenarlarında hala taşıdığı asfalt yükünün kalıntıları bulunuyordu. Neyse ki bir önceki seferden ders çıkarttığımdan çantamı muşambadan yaptırmış olduğum bir transfer çantasının içine koymuştum.

Önce valilikte anıtın önünde bir tören yaptık. Kısa bir konuşma ve istiklal marşının arkasından gençlik ve spora dönerek belediyenin gönderdiği otobüslere bindik.
İnsan kendi yüzünü görmediğinden kendini çevresindekiler gibi zannediyor. Bende kendimi onca neşeli genç arasında gençleşmiş gibi hissettim. Şarkı söyleyen, şakalaşan, kulaklıkla müzik dinleyen, resim yapan, kitap okuyan velhasıl hayat dolu o gençlerin pozitif enerjileri beni sardı. 13’ünden 63’üne kadar 200 civarında sporcuyduk. En yaşlı sporcu unvanını bir kişi ile kaçırdım. En genç lisanslı sporcu 13 yaşında olmasına rağmen ondan daha genç 8 yaşında lisanssız bir sporcu daha vardı aramızda. Belinde emniyet kemeri, başında kaskı ile bir sporcu arkadaşımızın kızı da gelmişti eğitime. Ayriyetten14 yönetici ve antrenör de kampta görevliydi.

Kamp yapacağımız yer yazılı kanyonda bir alabalık çiftliğinin arazisi içinde. Yazılı Kanyon, Isparta ilinin Sütçüler ilçesinde bir tabiat parkı. Yazılı denmesinin sebebi kanyonda büyük bir kaya üzerinde eski yunan şairlerinden Epiktetos'un “Hür İnsan” üzerine bir şiir'inin yer almasıdır. Aziz Paul, Perge'den Pisidia Antiocheia'ya giderken bu kanyondan geçmiş. (Nedim beyin üzerinde çalıştığı Saint Paul yolu-kırmızı beyaz işaretli yol buradan geçiyor) Bu yüzden kanyon, Hıristiyanlar ve din turizmi için de kutsal yerlerden birisi sayılıyor.

Çiftlik arazisi içerisinde boş ve geniş bir alana bir tarafında bir oda bulunan bir sundurma yapılmış. Sundurmanı önü de sanki özel bir eğitim için hazırlanmış. Boş ve düz. Sporcuların çadırları bu boş alana, antrenörlerin çadırları da sundurmanın arkasındaki ağaçlık alana kuruldu. Toplamda hemen hemen 120 civarında çadır oldu. Güneşin altında bir hafta çadırda kalmak da eğitimin bir parçasıymış.

Hani su altında yüzerken nefesinizi tutar ve kendinizi ölecekmiş gibi hissettiğinizde su üstüne çıkar da hayata dönersiniz ya, bizde 40 derecenin üzerindeki bir sıcaklıkta öğle güneşi altında kurulan çadırlardan sonra kendimizi son bir gayret ile eğitim alanının yanından geçen akarsuya attık. Cozzzzzzz! Su 10 derece civarında. Umurumuzda mı?

Akşam üstü genel kuralların anlatılması, yoklama, gruplara ayrılma, antrenörlerin tanıtılması, malzeme dağıtımı vs. yapıldı. İkinci günden başlayan eğitimde aşağıdaki zaman çizelgesine göre oldu.
05.30 kalk (Tuvalet sırası için genelde 5.00 civarında kalkıldı)
06.00 sabah sporu
08.00 uygulamalı sabah eğitimi için kayalara gidiş
13.00 öğle tatili
15.00 nazari ders için sundurma altında toplanma
16.00 uygulamalı eğitim için kayalara gidiş
19.30 paydos
21.45 çadırlara giriş
22.00 sessizlik

Kamp süresince sıcaklık gündüz 40 derecenin altına düşmedi. Çadırların içi gündüz her halde 55 derece. Geceler 2’den sonra biraz nefes alınabilir hale geliyor. Sıcaktan nefes alamaz duruma gelen kendini dereye atıyor. Ben hem çadır kumaşını güneşin yıpratıcılığından korumak hem de içeriyi bir nebze olsun serin tutabilmek için çadırın üzerine serilen bir güneşlik yaptırmıştım. Sağ olsun uygun kumaş yine Süheyla’nın bilgi ve çalışması ile bulunup diktirilmişti. Ölçüleri de tam oldu ve onca sıcağa rağmen yarar da sağladı. Üstelik kamp için ön çalışma yine Süheyla tarafından yapılmış ve bir güneşlik yaptırılması önerisi de ondan gelmişti. (gıcık oluyorum bu kadınların haklı çıkmasına!)

İlk tecrübe bir hafta süre ile yüksek sıcaklıkta çadır içerisindeki malzemenin korunması üzerine oldu. Hangi yiyecekler onca sıcağa dayandı, hangileri dayanmadı, ocak tüpleri, sinek ilaçları gibi basınçlı tüpler o yüksek sıcaklığa karşı nasıl korundu gibi. Hatta hangi dağcılık malzemeleri sıcağa dayandı gibi tecrübelerde yaşadık. Yanımda 4’ü kız 4’ü erken sporcudan oluşan bir grup genç İglo’nun büyük ikiz çadırını almış. Kızlar bir çadırda, erkekler diğerinde kalıyor. İki çadır arasında da çadırın kendi fermuarlı tentesi geriliyor. Gayet güzel güzel de, bir karınca yuvasının yanına çadırlarını kurduklarından ikinci günün sabahı çadırlar söküldü ve taşındı. Üçüncü gün kızların çadırı çöktü. Sıcaktan kızan fiber çadır pollari kırılmış. Çocuklar onardı ve idareten tekrar kurdular. Dördüncü gün bu sefer de erkeklerin çadırı aynı neden ile çöktü. Küfürün bini bir para çadır tekrar onarılıp kuruldu. Uygun malzemenin önemi burada yine ortaya çıktı.

Gelişim eğitimi ağırlıklı olarak yine kaya tırmanışı üzerine. Temel eğitimde “Top Rope” emniyetli serbest tırmanış öğrenmiştik, bu sefer lider tırmanışı öğreniyoruz. Çok zevkli de bir de şu sıcak olmasa. 3cü günden itibaren sağlık sorunları yaşanmaya başladık. İki gece 112 çağrıldı. Bazı çocuklar hastaneye götürüldü. Gündüz kampın bir kenarı açık hava reviri haline geldi. Serumlar takıldı. Kusanlar, mıkanlar, baş ağrısından kıvrananlar. Öncelikli olarak dehidrasyon nedeni ile baş ağrısı ortaya çıktı. Sonradan mide bulantısı ve isal başladı. Bunun sebebini biz mikrobik olarak değerlendirdik. Hocalar mikrobun kaynağı olarak dereyi gösterirken bizler içme suyundan şüphelendik. 15-20 kadar kişi performansını etkileyecek derecede sağlık sorunu yaşadı. Neyse ki hastalık süreci fazla değildi. Hastalanan ortalama 2 en fazla 3 gün sorun yaşadı. Bazıları ağır oldukları günler eğitimde katılamazken bazıları da bir şekilde idare etti.

Ben idare edenlerin arasındaydım. İlk iki gün yanımda getirdiğim suyu içtim. Sonra kamp çeşmesinden içmeye başladım. Devamlı çok miktarda su içmeme rağmen çeşme suyu hararetimi bir türlü söndüremiyordu. Sanırım su mineral açısından çok zayıftı. Su bir türlü hücrelerde tutunamıyor ve ödem halinde dokular arasında birikiyordu. Bacak ve ayaklarım davul gibi şişti.
Salıyı çarşambaya bağlayan gece isal başladı. Hayatımda hiç bu şekilde olmamıştı. Sabaha kadar tuvalete taşındım. Nereden geliyordu bunca su bilemedim. Sabah anlaşıldı nereden geldiği. Ayak ve bacaklarım sabah ip ipince olmuştu. Tüm vücudumdaki ödem gece boyunca gürül gürül akan nehrin kaynağını oluşturmuş. Ertesi gün tuvalet ziyaretim azaldı ancak vücudumdaki aşırı mineral kaybı beni çok halsiz bırakmıştı. O gün 2-3 saat çalışmadan kaytardım. Ama sıra ile yapılan uygulama çalışmalarında o halsizliğime rağmen yine yerimde oldum. Halsizlik kamp sonuna kadar devam etti. Kamp sona erinceye kadar 3 gün yemek yiyemedim. Mikrop olma olasılığına karşı kaynatarak içtiğim çeşme suyu mineral eksikliğinden dolayı bir türlü hararetimi kesmedi. O gün anladım aynen deniz suyunda olduğu gibi dağda da insanın su içinde susuzluktan ölebileceğini. Yüksek dağlarda bulunabilecek su ancak kardan olacaktır. Kar mineral taşımadığından su hücrelerde tutunamayacak ve insan vücudu alınan suyu ödem olarak doku aralarına pompalarken hücreler susuzluktan ölebilecektir. Çaresini sonradan öğrendim. Bu tip sular eczanelerde satılan minerallere ilaveten limon, bal ve tuz karıştırılarak zenginleştirilebiliyormuş. Bir daha ki gelişime daha hazırlıklı olurum inşallah.

Uygulama eğitimi aynı zamanda bir sınavdı. Kampın daha üçüncü günü üstelik yetişkin ve meslek sahibi bir kişi, gerekli istek ve özene sahip olmadığı için geri gönderildi. Uygulama eğitiminde daha önce yazdığım gibi lider tırmanış yaptık. Bir kişi lider tırmanırken diğeri artçı olarak onun emniyetini aldı ve sonra kayalara konan malzemeleri toplayarak o da tepeye çıktı sonra her iki kişide “top rope” üzerinden serbest iniş yaptı. Sonraki tur eşler değişerek aynı işlem yapıldı. Bu arada sıra bekleyen bir kişide liderin “top rope “ emniyetini aldı. Perşembe günü yazılı sınav vardı. Tüm değerlendirmenin %70’i uygulamadan, %30’u yazılıdandı. Geçmek için 100 üzerinden 60 almak gerekiyordu. Bundan önceki eğitimlerde dökülen çok olduğundan bu sefer işi çok sıkı tutmuşlardı. Bu neden ile uygulamada yapamayanın üzerine daha fazla gitmiş öğretmeye çalışmışlardı. Sonuç sadece 3 kişi sınavlardan çaktı. Seneye tekrar gelecekler. Gelirlerse!

Cuma sabahı sonuçların okunması, çadırlar, çanta ve çöplerin toplanması, federasyonun tırmanış malzemeleri ile birlikte 15 sporcunun da kamyonun damperine yüklenmesi yapıldı. (Çöplerle birlikte!!) Özel araçları ile gelenlerin dışında diğer herkes otobüslere bindi ve yola çıktık. Ben kamyonda şoförün yanındaydım. Önce 8 kişiyi Antalya yol ayrımına, sonra federasyon malzemesini gençlik spora bıraktık ve otogara geçtik.

Otogarda otobüsle gelen diğer arkadaşlar ile bir sonraki eğitimde buluşmak üzere söz vererek vedalaştık. Arkasından onca kişi bir anda avuçtan beton zemine bırakılan bir avuç bilye gibi her biri bir yana dağılarak ortadan kayboldu gitti. 22 Temmuz 2012

Coşkun Yalçınalp
0533.33 88 543


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder