15-21 Eylül 2012
TDF Dağcılık yaz ileri kaya eğitimi
Niğde / Demirkazık
Kıymetli arkadaşlarım,
Bir federasyon eğitimi daha bitti. Hani derler ya 7 den 70’e, gerçekten
7 den 70’e 216 sporcu vardı eğitimde. En küçüğümüz 8, en büyüğümüz 69
yaşındaydı. 55 bayan, 161 erkek 216 sporcu, eğitimcileri ile birlikte 230
kişiyi aşan grup bu sefer Niğde’deydik.
İlk gün,15 eylül cumartesi sabahı Niğde Gençlik ve Spor il müdürlüğünde
toplandık. Önceki kamplardan tanıdığımız arkadaşlarımızla tekrar bir arada
olmak hepimizi çok heyecanlandırmıştı. Sarılıp öpüşmeler, şakalar, önceki
kamplarda yaşanan komik olayların anlatılması bizleri hemen kamp havasına
soktu. Bir kısım sporcunun önceden eğitim alanına giderek yerleşmesine rağmen
oldukça kalabalığız. Bunun nedeni, ileri kaya dahil bundan sonraki aşamalarda
bölge ayrımının kaldırılması. Daha önce sayısal fazlalıktan dolayı sporcular
doğu ve batı grubu olarak ikiye ayrılıyor, eğitim bu gruplar için ayrı ayrı
yapılıyordu. Ancak elenen veya bırakanlardan dolayı sayı azaldığından gruplar buradan
itibaren birleştirildi. Toplanmanın ardından her zamanki gibi yine belediyeden
gelen damperli kamyona valizlerimizi karga tulumba yükledik ve tören alanına
yürüyüşe geçtik. Tören sonrası da otobüslerle Demirkazık yoluna koyulduk.
Demirkazık diyorum da burada bahsettiğim, adını eteklerinde bulunduğu
Aladağlar’ın meşhur zirvesinden alan, elma ağaçları ile güler yüzlü insanların
doldurduğu köy. İlerisinde meşhur zirve
ve bunun kuzey batı uzantısı, küçük Demirkazık, it oturağı, Elmler zirveleri
uzanıyor. Kamp bu köyde bulunan Gençlik ve Spor il müdürlüğünün eğitim
merkezinde kurulacak. Burası futbol sahası, kapalı spor salonu, konaklama
binası ile oldukça büyük bir tesis. Futbol sahası çadırlarımızı kurabilmemiz, kapalı
spor salonunun banyo ve tuvaletleri de ihtiyaçlarımızı gidebilmemiz için bizlere
tahsis edildi. Tuvaletler sayısal olarak fazla olmamakla birlikte oldukça iyi
durumda. Sıcak su olmamasına rağmen duşun olması da bir başka sevindirici
olanak. Konaklama binasının bahçesi gölgesinde oturabileceğimiz çam ve elma
ağaçları ile dolu.
Tesise gelir gelmez çim kaplı sahaya yeşil alanı çevreleyecek şekilde
çadırlarımızı kurduk. Dörtgenin bir kenarına eğitimcilerin, diğer kenarlarına
sporcuların 150’ye yakın çadırı kuruldu. Akşam üstü toplanıldı, eğitimciler
tanıtıldı, kamp kuralları anlatıldı, sporcular gruplara ayrıldı, malzemelerin
dağıtımı yapıldı.
Köyün müteşebbis insanları sahanın çıkış kapısında derhal tezgahlarını
kurdular. Kahveci bir tarafa çay ocağını kurdu. Köyün birkaç hanımı çay
ocağının yanına örtülerini serip, hamur tahtalarını koydu, odun ateşini yakıp
üzerine sacı oturttu ve hemen patatesli veya peynirli sıkma üretimine geçti.
Kapının diğer yanına bakkal kasa ve kalaslarda yapılma tezgahını kurdu, üzerine
ihtiyacımızın olabileceği bilumum malzemeyi yaydı. Domates ve elma kasalarını
sıraladı. Hatta çocuklar bile hafta sonu tatillerinde yararlanarak evlerinde
bahçelerinde ne varsa toplayıp bizlere satmak üzere kapıya geldi. Birde satış
yapabilmek için aralarında kıyasıya rekabete giriştiler. Akşam da köyün
pastacısı özel hazırladığı panelvan aracı ile gelerek bize dondurma ve halka
tatlı satışına geçti. Akşam yemeğinin
ardından de standart olarak 22.00’da sessizliğe geçtik.
Dağda şarj imkanı yok bahanesi ile telefon şarj cihazını almamıştım. Bahane
diyorum bu sayede bizi esir tutan o cihazdan biraz olsun uzaklaşabiliyorum. Bu
neden ile kamp sonuna kadar telefonumu kapattığımdan saati de bilemiyorum. Çünkü
saatimi de esaretten kurtulmak için Bodrum’a geldiğimde atmıştım. Kalkma zamanı
geldi mi gelmedi mi derken uykum bölük pörçük oldu. Gece, bekçi tesis
kapılarını kilitlediğinden tuvaletlerde kapalı. İhtiyaçları olanlar nerede
ihtiyaç gidersem diye dolanıyor. Bunlardan birisi de ben. Sonunda sabah ezanı
okundu da bekçi uyandı ve tuvaletleri açtırdık.
Adama “bak kardeşim 250 adamı buraya koyup tuvaletlerini de kilitlersen,
mayın tarlası arasında yaşamak zorunda kalırsın” dedim de adam aydı. Bir daha
kapıları kilitlemedi. Takip eden günlerde de ezan ile kalkıp ihtiyaçlarımı
giderdiğimden saate de ihtiyacım olmadı, tuvalet sırası da beklemedim. Ezanla
kalktığımdan da biraz yanlış anlama ile dini bütünler arasında galiba biraz
itibarım oldu.
Kalk, sabah saat 06.00’da. 06.30’da spor, arkasından kahvaltı ve
08.00’da ders. İkinci gün saat 15.00’a kadar dersimiz nazari. Sonra ve diğer
tüm günlerde eğitim Çimbar diğer adı ile Karamuk vadisinde kayalar üzerinde
uygulamalı. Yalnız öğle molasından sonra güneşin kızgınlığı biraz olsun geçsin
diye bir saat kadar gölgede nazari ders yaptık. Onun haricinde hep
kayalardaydık. Müteşebbis köylüm lojistik desteği ile öğle yemek saatinde de yine
bizimleydi. Bir kasa içinde hazırlanıp kağıtlara sarılmış sıkmalar, üzerinde
pompalı su bidonuna doldurulmuş ayranlar, öğle yemek molasında oraya da
yetiştirildi.
Bu sefer daha önce öğrendiklerimize ilaveten genel olarak pürsikle
tırmanma ile lider tırmanışta ikiz ip, çift ip tekniklerini öğrendik. İpe
çıkmak için sıra bekleyenlerde boş durmayıp top-rope tırmanışlar yaptılar,
becerilerini geliştirdiler. Her geçen gün daha iyiye gittiğimizi bize de
görebiliyoruz.
Bir gün kamptaki küçük sporculardan Rize’li Ceyda’ki henüz 15
yaşlarında yanıma gelerek “merhaba amca dedi”. “Ne, amca mı!” demişim. Çünkü
orada hepimiz sporcuyuz ve aramızda sadece ağabeylik, ablalık ve kardeşlik
ilişkisi var, herkes de bana yaşıma bakmaksızın “abi” diyor. Ben “Ne, amca mı!”
diyince “ “ne diyeyim yani, abi mi diyecektim” dedi ve üstüne üstlük özellikle
bana bir de “dede” dedi. Bende kendi kendime “ulan coşkun bu laz kızının
üzerine gitme adın sonra dede kalır” diyerek alttan aldım. “Esasında haklısın
benim de bir torunum olduğuna göre dede desende çok yanlış olmaz, torun Ceyda!”
dedim. Gerçi bir süre daha bu dede, torun söylemleri devam ettiyse de sonradan
“amca”da mutabık kaldık. İşin kötüsü bu laz kızı kampta 20 yaş üstü sakallı
herkese amca dermiş de genç çocukları çıldırtırmış, onu da sonradan öğrendim.
Programa göre Salı günü eğitimleri bitirip Çarşamba günü bir zirve
yapacaktık. Ancak programlar içe sinecek şekilde bitirilemediğinden ve bu kadar
insan ile de sorunlu olacağından sanırım, zirve programı iptal oldu ve Çarşamba
günü yine kayalara çıkarak becerilerimizi geliştirdik. Perşembe sabahı malzeme
teslimi, saat 14.00’de de yazılı sınav yapıldı. Sınav sonrası federasyon
başkanı Alaattin beyin öncülüğünde arkasında kamp müdürümüz Korkut bey ve
bizler Çimbar vadisinde trakking’e gittik. Vadiden yürüyerek Arpalığa çıktık ve
oradan patikayı takip ederek kamp alanına indik. Ancak bu yürüyüşte birkaç kişi
kalp krizinden dönmüştür her halde. Özellikle vadi sonunda oldukça dik yükselen
parkurdan başkanın ne nefes ne de su molası vermeksizin devam etmesi,
65’şindeki adam giderken ben duramam diyerek devam etmeye çalışan sporcuları
oldukça zorladı. Hepsi olmamakla birlikte sırası ile çocuklar, kilolular, ileri
yaşlılar, bayanlar ve sonunda da genç erkek sporcular arkada telef oldular.
Neyse ki ben kriz geçirmeden 150 kişilik grupta molaya giren ilk 20 kişi
arasında kaldım.
Son gün Cuma sabahı sonuçlar belli olacak. Sonuçlar okunduktan sonra
araçlar gelecek ve kamptan ayrılacağız. Gerçi çok kişi bırakılmıyor ama
eğitmenlerin söylemlerinden bu sefer çok kişi kalacak gibi. Sonuçlar okundu,
çok değil ama diğer eğitimlerde kalanlardan daha fazla kişi kaldı bu sefer.
Aralarında 60 yaşının üzerindeki bir kulüp başkanının da bulunduğu kalanlar
arasında bizim gerçekten kalır dediğimiz kişiler pek yok. Hepimiz çok üzüldük
bu sefer kalanlara. Ancak yapacak bir şey yok. İtiraz dilekçeleri dahi kabul
edilmedi.
Araçları beklerken müteşebbis köylülerimiz de kalmasın diye içlerini
bol bol koydukları sıkmaları bitirmeye çalıştılar. Kilosu 75 kuruştan satılan
elmaları da satmaktan vazgeçip bitsin diye bedava dağıttılar ama onu da bir
türlü başaramadılar. Milletin içi dışı elma olmuştu, almadı kimse.
Kamyonun gelmesi gecikti. Bileti olanlar sıkıntı yaşadı. Onları önceden
gönderdik. Kamyon yine gelmeyince bizde otobüslerimizle oradan ayrılarak
otogara gittik. Geçte olsa gelen çantaları kapan otobüsüne koştu. Ben dahil bir
grup sporcunun otobüsü akşamdı. Bu neden ile akşama kadar bekledik. Otogarın
çimleri üzerindeki sohbet bize fark ettirmeden akşamı yaptı. Kamyon gecikmesi
dışında önemli olan bir aksaklık yaşamadan biten bu kamptan, gerçekten kalanlar
hariç çok memnun ayrıldık. Daha sonraki eğitimlerin de aynı güzellikte olması
dileği ile kucaklaşarak ve bir sonraki eğitimde tekrar buluşma sözü
vererek ayrıldık. 22 Eylül 2012
Coşkun YALÇINALP
0533.33 88 543
MERHABA
YanıtlaSilİLERİ KAYA EĞİTİMİNİ ÇEVREYİ ÇOK GÜZEL ANLATMIŞSINIZ.4 YIL ÖNCE DE OLSA BU GÜN, ANLATTIKLARINIZ BİZİ AYDINLATTI.